Son günlerde yaşanan ve yazılanlara binaen İstanbul ve Batı Trakya’daki azınlık okulları üzerine bir değerlendirme

Bu yazıyı Batı Trakya’daki Türk Azınlık okullarında yaşanan zorlukları iliklerine kadar hissetmiş birisi olarak yazıyorum.

Köşe Yazıları 15 Eylül 2025
Son günlerde yaşanan ve yazılanlara binaen İstanbul ve Batı Trakya’daki azınlık okulları üzerine bir değerlendirme

Yazıma başlarken, öncelikle gerek kendim gerekse evlâtlarımın Batı Trakya’daki Türk Azınlık okullarında öğrenim gördüğünü, bugün halen bir evlâdımın İskeçe Türk Azınlık Ortaokulu’nda eğitimine devam ettiğini belirtmek isterim. Ayrıca, hem İskeçe Merkez Türk İlkokulunda hem İskeçe Türk Azınlık Ortaokulu ve Lisesi’nde encümenlik yapmış eğitim sevdalısı bir veli olarak Batı Trakya’daki Türk Azınlık okullarında yaşanan zorlukları iliklerine kadar hissetmiş birisi olduğumu vurgulamak isterim.

Daha yazımın başında “Türk Azınlık”, “İskeçe Merkez Türk İlkokulu” ve “İskeçe Türk Azınlık Ortaokulu ve Lisesi” ifadelerini kullandığım için Yunanistan’daki birçok “Türk Azınlık karşıtı” tarafından eleştirilebilir veya “Yunan karşıtı” olarak nitelendirilebilirim. Bunun ve Batı Trakya Türklerinin bugün Yunanistan’da yaşadığı sorunların temel sebebi Türk kimliğinin Yunanistan tarafından her düzeyde inkâr edilmesidir.

Yunanistan’da “Türk” kimliğinin inkârı devam ettiği ve bu zihniyet değişmediği sürece Batı Trakya Türklerinin bugün yaşadığı tüm sorunlarda olumlu adımların atılamayacağını düşünenlerden biriyim. Çünkü bir toplumun varlığı inkâr edildiği zaman o toplumun sorunlarına gerçekçi çözümler üretilemez. Bunun en canlı örneği bugün Batı Trakya Türkleridir.

Gelelim yazımızın başlığında belirttiğimiz asıl konuya.

Maalesef Batı Trakya Türkleri son yıllarda yeni eğitim-öğretim yıllarına hep sorunlarla başladı. Son yılların temel gündem maddesi her yıl öğrenci azlığı bahane edilerek kapatılan Türk Azınlık İlkokullarıdır. Bunun yanında özellikle İskeçe Türk Azınlık Ortaokulu ve Lisesi’nde son yıllarda yaşanan ve yaşanmaya devam eden sorunlar silsilesine de yazımın içinde yeri geldikçe değinmeye çalışacağım.

Son günlerde Batı Trakya’da Türk Azınlık Eğitimi ile ilgili yaşanan güncel gelişmeleri ele alalım. Elbette ki yeterli öğrenci sayısına ulaşmasına rağmen daha önce Yunan makamları tarafından öğrenci azlığı bahane edilerek kapatılan Mizanlı Türk Azınlık İlkokulu’nun açılmaması bu yıl gündemin birinci maddesi oldu. Batı Trakya Türk Azınlığı Danışma Kurulu organizasyonu ile öğrenci velileri ve Türk Azınlık kurumları Mizanlı Türk Azınlık İlkokulu önünde 11 Eylül Perşembe günü demokratik bir protesto eylemi gerçekleştirdi.

Aynı gün ülkemiz Yunanistan’ın Eğitim, Din İşleri ve Spor Bakanı Sofia Zaharaki İskeçe Türk Azınlık Ortaokulu ve Lisesini ziyaret etti. Zaharaki’nin aynı gün İskeçe’de yeni Eğitim-Öğretim yılının ilk günü dolayısıyla birçok okulu ziyaret ettiğini de belirtelim. Zaharaki’yi okulun girişinde ve okul dışında Encümen Heyeti karşıladı ve kendisine okulda yapılan bakım çalışmalarıyla ilgili teşekkür etti. Encümen Heyeti Bakan Zaharaki’ye okulda yaşanan sıkıntılarla ilgili bir yazı verdi ve yeni bir okul binasına olan ihtiyacı tekrarladı. Encümen Heyeti yetkili makamların talimatları doğrultusunda okula alınmadıkları için kendilerini okulun dışında karşılamak zorunda kaldıklarını söylemesine rağmen Encümen Heyeti Bakan hanımın ziyaretinde de okul dışında tutuldu.

Konu İskeçe Türk Azınlık Ortaokulu ve Lisesi’ne gelince, Yunan Devleti’nin ilk etapta 35.000 euro olarak belirlenen bir bütçe ile 200 yıllık bir tütün deposundan okula dönüştürülen bu tarihi binada bazı bakım ve onarım çalışmaları yaptığını biliyorduk. Ancak bir noktaya özellikle dikkatinizi çekerim, yaz boyu yapılan bakım çalışmaları esnasında okulun Encümen Heyeti binaya alınmadı. Encümen Heyeti’nin okula girişini engellemek için okulun kapısına hangi sıfatla ve görevle buraya konuşlandırıldıkları belli olmayan bazı kimseler yerleştirildi. Bugün halen okulun Encümen Heyeti’nin okula girişi engelleniyor. Bunun için okulun ana giriş kapısını gören kamera yerleştirildi. Okulun kapısının iç tarafından manuel açılma düzeneği iptal edildi. Şu anda okulun ana kapısı sadece dışarıdan anahtarla ve müdüriyette bulunan butona basmak suretiyle açılabiliyor. Allah korusun okulun içinde aciliyetle dışarıya çıkılması gereken bir durum meydana gelse, okulun kapısı içeriden açılamadığı için birinin yan binada üst kattaki müdüriyetin olduğu bölüme çıkarak otomatik açma butonuna basması gerekecek.

Yaz boyunca yapılan bakım çalışmaları boyunca tüm kontrol uzun yıllar okulun müdür yardımcılığı görevini yürüten Eva hanım tarafından sağlandı. Okullar açıldıktan ve çocuklarımız okula başladıktan sonra anladık ki yapılan bakım çalışmaları ilk etapta belirlenen 35 bin Euro’nun çok üzerinde olmuş, kapsamlı bir bakım çalışması yapılmış. İnşallah ilk veli toplantısında yapılan bakım çalışmalarını yakından görme imkânına sahip olacağız. Şimdiden yapılan çalışmalar için tüm samimiyetimizle teşekkür ederiz.

Eva hanımı anmışken kendisiyle yaşadığım bir anıyı sizlerle paylaşmak isterim. Okulda sabahçı-öğlenci sorununun yaşandığı dönemde velilerle okul idaresi arasında düzenlenen bir toplantıda Eva hanım sınıfa gelmiş ve kendisini tanıtırken “Ben bu okulun müdür yardımcısıyım ve bu okulda Yunanistan devletini temsil ediyorum şeklinde bir ifade kullanmıştı. Ben de kendisine “Bu okulda başka bir ülkeyi temsil eden birisi de mi var?” diye bir soru sormuştum. Buna binaen bana gözleriyle anlamlı bir bakış atmış, ancak cevap vermemişti. İlerleyen yıllarda okulda encümen heyeti üyeliği yaptığım sürede kendisiyle yakından çalışma durumunda olduk. Birçok konuda fikir ayrılıklarımız olmasına rağmen, okulun daha iyi çalışması için sabırla ilgili konularda beraber çalışmaya gayret ettik. Bu yazımda Eva hanıma yer vermeseydim kendisine haksızlık etmiş olurdum. Kendisini bu şekilde gündeme getirmem elbette ki üstleri tarafından takdirle karşılanacaktır.

Şimdi bir de konunun İstanbul ayağına bakalım. 13 Eylül tarihli Kathimerini gazetesinde "Okulun kandili yanmaya devam edecek" üst başlığı ve “Fener (Büyük) Rum Okulu: Ortaokul 1. sınıfa yeni öğrenci kaydı yapılmadı” başlıklı bir haber yayınlandı. Haberin sonunda İstanbul’daki Gayr-i Müslim Azınlık mensubu hepimizin tanıdığı gazeteci Manolis Kostidis’in “Soydaş eğitim kurumlarının modernizasyonu için atılan adımlar” başlıklı yazısı da yer alıyor. Dikkat ettiyseniz “Gayr-i Müslim Azınlık mensubu” ifadesini kullandım. Yunanistan her defasında Batı Trakya’daki Türk varlığını inkâr ettiği için Lozan’daki ifadelere atıfta bulunarak “Yunanistan’da Türk yok, Müslüman Azınlık var” tekerlemesini tekrar etmekten vazgeçmiyor. Hem söylemde hem eylemde Yunanistan bu stratejisinden taviz vermiyor.

Anavatanımız ve garantörümüz Türkiye Cumhuriyeti Devleti İstanbul’daki Hristiyan Ortodoks Rumların etnik kökenleriyle uğraşmıyor. Onların eğitim kurumlarıyla uğraşmıyor. Onların dini kurumları, vakıf ve dernekleriyle uğraşmıyor. Tam aksine bu kurumların Lozan ve iki ülke arasında imzalanan uluslararası anlaşma ve sözleşmeler gereği çalışması için gerekli kolaylıkları gösteriyor. Bunu ben söylemiyorum. Bunu hem oradaki kurumların temsilcileri hem de gazetemizde ilgili haberin sonunda Türkçe tercümesi yayınlanan Manolis Kostidis yazısında söylüyor.

Şimdi Kathimerini’de yer alan haberde özetle hangi noktalara değiniliyor, ona bir bakalım. Haberin ana çıkış noktası Fener’de bulunan Patrikhane himayesindeki Rum Ortaokulu’nun birinci sınıfına bu sene hiçbir öğrencinin kayıt yaptırmamış olması. Ancak üst başlıkta da Yunanistan’ın İstanbul Başkonsolosu’nun sözüne yer veriliyor; "Okulun kandili yanmaya devam edecek". Haberin içeriğine baktığımızda İstanbul’daki Rum okullarının genel durumu, öğrenci sayıları, Gökçeada’daki okulların öğrenci sayısındaki artış, İstanbul ve Gökçeada’daki okullarda öğrenci sayısının toplamda 302 olduğu, okullarda yapılan çalışma ve onarımlar ile okul müdürleri, Patrik Bartholomeos ve Yunanistan İstanbul Başkonsolosu’nun buradaki eğitim kurumları ile ilgili geleceğe dair düşüncelerine yer veriliyor.

Haberin sonunda Manolis Kostidis’in yazısı bulunuyor. Manolis Kostidis yazısının girişinde, geçmişte “Yunan-Türk ilişkilerindeki sorunlar nedeniyle her iki ülkedeki azınlıkları da etkileyen gelişmeler sonucu azınlık nüfusunun daralmasını bizzat yaşayan soydaşlardan (Rumlardan)” biri olduğu vurgusu ile başlıyor.

Bizler bugün Batı Trakya Türkleri olarak okullarımızın kapatılmasından ve bugün itibariyle sadece 83 Türk Azınlık okulunun varlığından bahsettiğimizde karşımıza hep “Türkiye’deki Rum okullarının sayısı ve orada kalan nüfus” çıkartılıyor.

Haberde ve Kostidis’in yazısında belirtildiği gibi İstanbul ve Gökçeada’da yaklaşık 2000 Rum Ortodoks Azınlık nüfusun okullarında yaklaşık 300 öğrenci var. Eğer nüfus ve öğrenci sayısı kıyaslaması yapacak olursak bugün nüfusunun en az 120 bin olduğunu düşündüğümüz Batı Trakya Türklerinin Azınlık okullarında 18 bin öğrenci ve bu öğrencileri barındıracak miktarda okul olması gerekiyordu.

Bugün bir araştırma yapılsa belki de Batı Trakya Türk Azınlık mensubu ilk ve orta dereceli okullardaki öğrenci sayısı 15 ilâ 18 bin civarında olabilir. Ancak elimizde resmi veriler olmamasına rağmen bugün Batı Trakya’daki Türk Azınlık okullarındaki öğrenci sayısını tahmini olarak yaklaşık 5 bin civarında olduğunu söyleyebiliriz. Geriye kalan 10 ilâ 13 bin civarındaki öğrenci maalesef bugün devlet okullarına gitmektedir. Bunun farklı sebepleri olsa bile başlıca sebebi Yunanistan devletinin her aşamadaki sistematik asimilasyon çalışmalarıdır.

Örneğin; Batı Trakya Türk Azınlık mensupları anaokulu düzeyindeki çocuklarını mecburen tamamen Yunanca’nın konuşulduğu devlet anaokullarına göndermek zorundadır. Yunanistan Batı Trakya Türklerinin Çift dilli Yunanca-Türkçe anaokulu talebini dikkate almamaktadır.

Yunanistan yıllara yayarak geçmişte 300’ün üzerinde olan Türk Azınlık okullarının sayısını 83’e düşürmüş durumdadır. Bu kapatmaların da farklı sebepleri var. Ekonomi ve Göç sebebiyle boşalan köyler ve öğrenci azlığı sebebiyle Yunanistan tarafından kapatılan okullar başlıca sebepler olarak zikredilebilir.

Bugün geriye kalan 83 Türk Azınlık okulunun sadece iki tanesi ortaokul ve lise düzeyinde. İskeçe’deki Türk Azınlık Ortaokul ve Lisesi ile Gümülcine’deki Celal Bayar Ortaokulu ve Lisesi. Bu rakamın illerde yaşayan nüfusa bakıldığında İskeçe’de en az 4, Rodop ilinde en az 5 ve Meriç ilinde en az 1 Türk Azınlık ortaokul ve lisesinin olması gerektiği ortadadır. Ancak Yunanistan uyguladığı sistematik yöntemlerle İskeçe ve Gümülcine’deki Türk Azınlık Ortaokul ve Lisesi’ndeki öğrencilerin sayısını düşürmek için elinden geleni yapmaktadır. Türk Azınlık mensubu öğrencilerin devlet okullarına gidebilmesi için her türlü kolaylığı göstermektedir. Son 5 yıl içinde İskeçe Azınlık Ortaokulu ve Lisesi’ndeki öğrenci sayısı ciddi oranda azalmış, 750 civarındaki öğrenci sayısı bugün maalesef 450’nin altına düşmüştür. Öte yandan Meriç ilinde Ortaokul ve Lise düzeyinde Türk Azınlık Okulu bulunmamaktadır.

Meslektaşımız İstanbul Rum Ortodoks Azınlığı mensubu Manolis Kostidis’in yazısında değindiği bazı noktalar özellikle dikkat çekiyor. Kostidis yazısında iki ülke arasındaki siyasi iklimin günümüzde olumlu olduğunu, Türk hükümetinin eğitim konularında sorun çıkarmadığını ve destek olduğunu, Yunan hükümetinin de, özellikle Yunan Başkonsolosluğu aracılığıyla, bu sorunun farkında ve günlük olarak ilgilendiğini söylüyor. Kostidis ayrıca Türk makamlarının, okulların yöneticileri ve Yunan makamlarıyla genel olarak işbirliği yaptığı ve yardımcı olduğunu hatta yapılan onarım çalışmalarında her türlü kolaylığı sağladığını özellikle vurguluyor. Sadece Kostidis değil, Türkiye’deki birçok azınlık mensubu son yıllarda Türkiye’nin ülkesindeki farklı din ve etnik kökenli azınlık mensuplarına yaptığı açılımlar ve sağladığı kolaylıkları zikretmektedir. Türkiye’nin bünyesindeki azınlıklara karşı geçmişte yapılan bazı yanlışları samimiyetle dile getirerek bu yanlışların giderilmesi için yaptığı açılımları ve sağladığı kolaylıkları bugün kimse inkâr edemez.

Ancak Türkiye’nin tüm iyi niyetli yaklaşımlarına rağmen maalesef ülkemiz Yunanistan bugün Batı Trakya Türklerine yönelik haksızlıklarına devam etmektedir. Bu haksızlıklar üst düzeyde dile getirildiğinde ise bazı çevrelerin ortak tavrı “Beğenmiyorsanız Türkiye’ye gidin” şeklinde olmaktadır.

Yunanistan’ın Batı Trakya Türklerine yönelik uygulamalarında hiçbir zaman Türk Azınlık mensuplarının ve temsilcilerinin taleplerini dikkate almadığını, Türk Azınlıkla diyaloğa yanaşmadığını ve Türk Azınlıkla ilgili aldığı kararları tamamen tek taraflı aldığının altını çizmek gerekir. Yunan devleti aldığı kararları kesinlikle Türk Azınlığın tepki ve taleplerine kulak vermeden zoraki uygulamaya koyuyor. Tüm bunları yaparken, her zaman demokrasi ve insan hakları ile Lozan ve ikili anlaşmalara bağlı kaldığı vurgusunu da pervasızca dile getirmekten çekinmiyor.

Kostidis’in yazısındaki birkaç noktaya daha değinmeden olmaz. Kostidis yazısının son bölümünde Mizanlı’da öğrenci yeter sayısına ulaşılmasına rağmen açılmayan Azınlık ilkokulundan bahsediyor ve bu durumdan duyduğu üzüntüyü dile getiriyor. Yaptığı empati için kendisine teşekkür ediyoruz. Türk makamlarının kendilerine sağladığı kolaylıkları cesaretle dile getirdiği için de ayrıca teşekkür ediyoruz.

Sayın Kostidis ile ilgili olarak yazımın başında “İstanbul’daki Gayr-i Müslim Azınlık mensubu” ifadesini kullandım. Bunu bir noktaya tekrar vurgu yapmak için bilerek yaptım ve bu ifadeyi yazımın devamında kullanmadım. Yazımın devamında “Rum Ortodoks Azınlık mensubu” ifadesini kullandım. Olması gereken de budur zaten. Zira bir toplumun etnik kimliğini her ne sebeple olursa olsun inkâr etmek aşağılık bir durumdur. Bizler bu aşağılık duruma hiçbir zaman düşmeyeceğiz.

Kostidis’in yazısında Zoğrafyon Lisesi binasının restorasyonu için yapılan projenin Yunanistan Bankalar Birliği’ne üye bankaların ve Athanasios Martinos’un mali desteği ile gerçekleştiğini ve bu çalışmanın tamamlanmak üzere olduğu belirtiliyor. Yunanistan Bankalar Birliği’nin bu mali yardımının daha önceki haberlerden 500 bin Euro olduğunu biliyoruz. Tabi bu paranın Zoğrafyon Lisesi’nin onarımı için hangi yöntemlerle bu okula aktarıldığını bilmiyoruz ancak bildiğimiz bir şey var, o da Türk makamlarının Yunan makamları ile işbirliği içinde her türlü kolaylığı gösterdiği. Tam bu noktada Yunan Devleti’nin İskeçe Türk Azınlık Ortaokulu ve Lisesi’nin bakım çalışmaları için 35 bin Euro ayırdığını ancak yapılan çalışmalar sonrası bu miktarın 35 binin çok üzerinde olduğunun anlaşıldığını da burada tekrar zikretmek gerekir. Ancak her fırsatta dile getirdiğimiz gibi İskeçe Türk Azınlık Ortaokulu ve Lisesi’nin yeni bir binaya ihtiyacı var. Zira 200 yıllık bir tütün deposuna yapılan bakım çalışmaları 90’lık nineyi makyajla 80’lik nineye çevirmekten öteye gidemeyecektir.

ZOR BİR SORU

İskeçe Türk Azınlık Ortaokulu’nun yeni bir binaya olan ihtiyacından söz etmişken, aynı Yunanistan Bankalar Birliği’nin Zoğrafyon Lisesi için gönderdiği 500 bin Euro gibi, Türkiye’deki Bankalar Birliği veya benzer bir kurum tarafından İskeçe’ye yeni bir Türk Azınlık Ortaokulu ve Lisesi inşa edilebilmesi için, yaklaşık 2 bin nüfuslu bir azınlığın bir okulu için 500 bin euro’luk bir yardıma kıyasla bunun yaklaşık olarak 60 katı nüfusa sahip bir azınlığın bir okulu için 30 milyon Euro tutarında bir yardım gönderilecek olsa Yunanistan makamları Türkiye ile işbirliği içinde her türlü kolaylığı sağlayarak böyle bir okulun inşaatına müsaade edecek midir? Çok zor bir soru sordum galiba…

Yazımda çok fazla ayrıntıya değinmek zorunda kaldığım için tüm okuyuculardan özür diliyorum ancak bu konuları ancak bu şekilde ayrıntılı ele almadan da derdini anlatamıyorsun.

Toparlayacak olursak, Batı Trakya Türk Azınlık mensupları olarak bizler, vatandaşı olduğumuz Yunanistan’da demokrasinin tüm gereklerine bugüne kadar olduğu gibi bundan sonra da saygı göstererek yaşamaya devam edeceğiz. Türk olduğumuzu haykırmaya devam edeceğiz. Türk kimliğimizi inkâr edenlere karşı mücadelemize demokratik kurallar çerçevesinde devam edeceğiz. Lozan ve Türkiye ile Yunanistan arasında imzalanan anlaşma ve protokoller gereği tarafımıza sağlanan hakların tam olarak uygulanması için çalışmaya ve ülkemiz Yunanistan makamları ile iletişim yollarını zorlamaya devam edeceğiz.

Ne Türklüğümüzden vazgeçeriz ne haklarımızdan, ne yaşadığımız topraklardan, ne vatanımız Yunanistan’dan ne de Anavatanımız Türkiye’den. Bu da böyle biline…

Kalın sağlıcakla.

HAKKIMIZDA

ÇINAR FM, Gümülcine'den yayın yapan Batı Trakya Türk Azınlığı'nın tek dernek ve haber radyosudur.

Daha önce farklı bir isimle çalışan radyo 30 Nisan 2010'da ÇINAR Derneği tarafından satın alındı. Bu tarihten itibaren baştan sona yenilenerek, yepyeni ve farklı bir anlayışla ÇINAR FM olarak yayın hayatına devam etmektedir.

ÇINAR FM, Batı Trakya'da Müslüman Türk Azınlık mensupları tarafından kurulan ÇINAR Derneği'nin büyük fedakârlıklarla ve gönüllülük esasına göre yayın hayatını sürdürmeye çalışan bir KAMU hizmetidir. Derneğimize destek vererek sesimizin daha güçlü bir şekilde duyurulmasına katkıda bulunabilirsiniz.

Türkçe ve Yunanca haber bültenleri, haber ve tartışma programları yanısıra, eğitsel ve kültürel programlar da sunan radyo, bir haber, kültür ve bilgi radyosu olmaya yönelik gayretlerini sürdürmektedir. Uluslararası müzik de çalan ÇINAR FM, Batı Trakya Türk Azınlığı'nın ilk ve tek dernek/topluluk ve haber radyosu özelliğini taşımaktadır.

Hep birlikte daha güçlü daha sesli daha dinamik bir Çınar FM için elele. Bu radyo sizin, bu radyo hepimizin...

Çınar FM 91.8
© 2025 Çınar FM 91.8
KÜNYE
Çınar FM 91.8 - Haber radyosu
Sahibi: Çınar Derneği
Genel Sorumlu: Cengiz ÖMER
Yayın ve Reklam Koordinatörü: Necat AHMET
Adres: A. Manesi 5, Komitini 69100, GREECE
Tel: +30 25310 26001
E-posta: cinarfm91.8@gmail.com
ΤΑΥΤΟΤΗΤΑ
CINAR FM 91.8 - Ενημερωτικός Ραδιοφωνικός Σταθμός
Ιδιοκτησία: Σύλλογος "Ο Πλάτανος"
Νόμιμος Εκπρόσωπος - Διευθυντής: Ζενγκίς ΟΜΕΡ
Συντονιστής Προγραμμάτων και Διαφημίσεων: Νετζάτ ΑΧΜΕΤ
Διεύθυνση: Α. Μάνεση 5, Κομοτηνή 69100
Τηλ: +30 25310 26001
Ηλ. Διεύθυνση: cinarfm91.8@gmail.com