DEB Partisi ile ilgili algı operasyonları

Yunan basınında çıkan haberler ve yapılan yorumlar. Hatta seçim kanununun bir çok internet sitesinde yayınlanan ve oy kullanmanın ne kadar önemli olduğunu vurgulayan yazılar ve TV kanallarında bazı gazetecilerin yorumları... 

Her ne hikmetse kanallarda yorumcular tarafından yapılan yorumlarda Batı Trakya’yı AP seçimlerinde kendi renklerine boyayan DEB partisi ise ağızlarda sakız olmaya devam ediyor. 

Bu mu satıyor, şimdilik evet bu satıyor demek ki…

Hatta  yerel basını konuşmaya ve eleştirmeye zaman bile ayırmak istemiyorum çünkü, yazanlar ve eleştirenler hep aynı kişiler. Demokrasiyi savunup da antidemokratik eleştiriler yapanlar. 

Arkadaş, Türkiye’deki demokrasiyi eleştirenler neden kendi vatanlarındaki demokrasiyi de aynı şekilde eleştiremiyorlar?

Dikkat ettiniz mi bilmiyorum, son zamanlarda Türkiye’nin Yunan temsilciliklerinden vize için artık en erken randevular 2 ila 3 ay sonraya veriliyor. Neden?

Çünkü Türk turistler gerek Yunan adalarına, gerekse kara yolu ile komşu Yunanistan’a akın akın gelmeyi tercih ediyorlar. Yunanlar da tabii güzel bir para akışı olduğundan dolayı, Türkiye vatandaşı Türk müşterileri çok seviyorlar. Hani sanki Türkler onların can dostları imiş gibi. Vay canına tüylerim diken diken...

Geçenlerde bir arkadaşın dediği gibi, Türkiye vatandaşı Türklere farklı, Batı Trakya’lı Türklere farklı davranıyor "patron". Çünkü onun beynini yıkamışlar burada Türk yok diyerekten. Çünkü ona Türkün düşman olduğunu benimsetmişler. Çünkü toplum ezik olduktan sonra kontrol etmek de daha kolay oluyor. Onun için "patron" bizlere Türkçe konuştuğumuzda kızıyor.

Bol para da bıraksan adam yine şüpheli gözlerle bakıyor sana neyin nesidir diye, Yunanca değil de neden Türkçe konuşuyorsun diye, neden Türkiye için güzel sözler sarfediyorsun diye, neden kendi kültür ve geleneklerini bu kadar önemsiyorsun diye.

GTGB Başkanlığım döneminde AB İnsan Hakları komisyonundan gelen grubun başında Almanya’da yaşayan ve Dan azınlığına ait yani Danimarka kökenli biri vardı. Bana GTGB'den bu ‘’T’’ harfini bu isimden çıkarmış olsanız devletle hiçbir sorununuz kalmaz demişti gülerek. Hani sanki şaka yaparmış gibi. Ben de kendisine, o zaman senin de Almanya’da isimsiz bir azınlığın içinde yaşamana benzer bu, dedim. O da, yok ben Dan azınlığı mensubuyum ve beni Almanya bu şekilde kabul ediyor, dedi. Tamam işte ben de onu diyorum zaten, biz de kendimizi Türk hissediyoruz ama bunu ülkemiz kabul etmiyor, dediğimde bilerek veya bilmeyerek söylediği ‘’T’’ harfi için pişman oldu ya da öyle gösterdi. Zaten onun da beyni buraya gelmeden önce yıkanmamış olsaydı o ‘’T’’  harfini neden soracaktı dediğinizi duyar gibi oldum, haklısınız.

Kısacası anlatmaya çalıştığım olay çok basit. İnsan, Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesine uygun olarak imzalanan ve tüm AB ülkeleri tarafından kabul edilen ırk, din ve dil konusunda herkesin kendi tercihinde serbest olduğu hakkını yok sayamaz. 

Zaten onun için yollara dökülmedi mi zamanında bu millet. Biz Türk’üz diye bağırmadı mı? Kendi namusunu bugüne kadar korumadı mı? 

Demem o ki arkadaşlar, azınlık insanımızın zoraki veya hatır için iş yapmayacağını, inandığı davanın peşinden kendi istediği için gideceğini buradaki taşlar dahi çok iyi bilir. 

Mecburi değil kendi istediği için, hatır için değil partisine sahip çıktığı için, çocuklarının geleceği ve azınlık davasının geleceği için, emanete hıyanet etmediği için gidip oy kullanacaktır bizim insanımız. Şahısların değil dava insanlarının peşinden koştuğu için gidecektir sandığa. Oy namustur, oy geleceğimize yapılan bir yatırımdır, diyerek oyunu kullanacaktır. Batı Trakya Müslüman Türkünün sorunlarını haykırabilmek için her daim hazırda olacaktır. 

Bunlar, geçmişe gittikçe çoğaltılabilir, çünkü herkesin içinde sakladığı bir yarası vardır muhakkak yaşadıkları ile ilgili, etrafındaki insanlarla ilgili. Ama bu Pazar şahlanma, Avrupa’ya kendini ispat etme, burada biz de varız ve haklarımızın iadesini istiyoruz, onun için oy kullanarak toplu bir şekilde haykırıyoruz demek için, partimizi desteklemek zorundayız.

Çünkü diğer partilerde bizleri şahıslar temsil ederken burada bizleri partinin kendisi temsil ediyor. Parti içinde farklı sesler değil tek ses, tek yürek olarak azınlık temsil ediliyor.

Televizyon kanallarında aleyhimize olan yorumları dinledikçe daha fazla şey yazası geliyor insanın da, yahu insan okurken bıkacak ve senin yazdıkların yine havada kalacak dememeleri için bu kadarının şimdilik yeterli olduğunu düşünüyorum. Devamı da gelecek tabii ki.  Ama zaferden sonra, sandıktaki yüzde oranlarını lehimize çevirdikten sonra. 

Hadi bakalım Allah yar ve yardımcınız olsun. Gönüllü olarak dava peşinde koşanlara da selam olsun.

Kalın sağlıcakla.