Lafla peynir gemisi yürümez, sözle yürür

Sözü işitme yetisini kaybetmiş insanlar tarih boyunca put yapıp resim çizmiş, onlara tapmışlardır.

Köşe Yazıları 2 Eylül 2021
Lafla peynir gemisi yürümez, sözle yürür

Lafla peynir gemisi yürümez sözü dilimizde lafın değil icraatın önemli olduğunu vurgulamak için sıkça kullanılan bir ifadedir. “Konuşmayı kes, icraata odaklan” demenin nazikçesi. Bu sözün ortaya çıkış hikayesine baktığımızda ise rivayet odur ki; mallarını gemiyle taşıtan cimri bir peynir tüccarı, taşıma ücretini peşin vermek istemeyince, siz peynirleri ulaştırın ben parasını fazlasıyla veririm, dermiş. Bu şekilde kaptanları birkaç defa oyaladıktan sonra kaptanlardan biri kendisine o meşhur sözü söylemiş: Lafla peynir gemisi yürümez; kömürle, yağla yürür.

Bu atasözü, her duyduğumda beni düşünmeye sevk etmiştir. Hayatını yalancılık ve sahtekârlıkla geçiren bir insanın yüzüne çarpmaya layık bir söz gibi. Ama beni düşündüren bunun ötesinde bir şeydi. Yalan söylendiğini değil yalanın normalleştiğini gösteriyor sanki bu söz. Yalanın normalleştiğini, hakikatin ortadan kalktığını. Jacques Ellul’ün deyişi, Hüsamettin Arslan’ın çevirisiyle Sözün Düşüşü’nü.

Neydi bu söz? Söz eylemdi. “Önce söz vardı” ayetiyle başlayan Eski Ahit’teki ‘söz’ yani ‘dabar’dı. Dabar İbranice hem söz hem de eylem anlamlarına karşılık gelen bir kelime. ‘Önce söz vardı’daki söz Tanrı’nın sözü, eylemi, iradesi ya da kendisiydi. Başka bir ifadeyle tarihi bir maddenin evrimleşmesiyle başlatan materyalizmin karşısında duran bir görüş: Madde kendiliğinden evrimleşmedi; Tanrı iradesi, sözü, eylemiyle evrimleşti.

Jacques Ellul’e göre Tanrı konuşur ve gerçek müminler Tanrı’yı anlayanlardır. Müslümanların mümin olduklarına dair en büyük deklarasyonu “semi’na ve eta’na (işittik ve itaak ettik)” ayetidir. Ellul, materyalistlerin “Tanrı konuşur” cümlesini bildiğimiz beşerî anlamda bir vokabülerle konuştuklarını anlayacak kadar cahil olduklarını söyler. Tanrı’yı işitmek ise kulakla olabilecek bir durum değildir. Buradaki konuşma, laf etmek, laflamak değil bir iradedir. Bu iradenin idrakine varmış olanlar Tanrı’nın konuşmalarını işitmiş olur. 

Tanrı’nın sözünü işitenler gerçek müminlerdir çünkü sözü işiten, sözü anlar. Lafı işitmenin ise anlamak gibi kutsal bir gayesi yoktur. Tanrı’nın söylediklerini işitemeyip anlayamayanlar ise Tanrı’nın imajının peşinde koşar. Tanrı’yı görmek isterler çünkü idrak seviyeleri beş duyu algısına indirgenmiştir. Sözü işitme yetisini kaybetmiş insanlar tarih boyunca put yapıp resim çizmiş, onlara tapmışlardır. Bazıları da halihazırdaki put ve resimleri Tanrı bellemişlerdir. Belki de Hz. Muhammed bunun için resminin çizilmesini istememiş.

Ancak inanmak idrakle alakalıdır, tapmak ise imaj. Bu yüzden bir mümin Allah’a tapmaz, inanır. Tapınmak görülene karşıdır, inanmak ise görülmeyene. Tapınmak zafiyet göstergesidir, inanmak ise kudret. Bu yüzden işitenler itaat eder, kul olur ama köle olmaz. Zafiyetinden dolayı tapınma ihtiyacı hissedenler, özellikle günümüzdeki paraperestler, para yanlarında oldukça, parayı gördükçe Tanrı’nın sözüne uzak dururlar. Hz. İbrahim bu yüzden putları kırmıştır. Francis Bacon ise bu yüzden insanın sorgusuz sualsiz kabul ettiği varsayımlar anlamında idollerden (putlardan) uzak durulması gerektiğini söylemiştir.

Madde’ye boyun eğenler Allah’ı da putlaştırmak için ellerinden geleni ardına koymayarak, O’nu bilimsel yöntemlerle algılama çabasında olmuşlardır. Tanrı’yı halihazırda işitmiş olanlar ise onu bilimsel bir şekilde imaja (puta) indirgeme ihtiyacı hissetmez.

Laf ile söz arasındaki bu ilişki kavrandığı takdirde “lafla peynir gemisi yürümez” sözünün Söz’den uzak yaşamaya başlayan insanların devrinde ortaya çıktığı anlaşılır. Demek ki peynir gemisini yürüten laf değilmiş. Ama yağ ve kömür de değildir. Zaten yağ ve kömür Söz’ün bulunmadığı bir muhitte laf’a alternatif olarak sunulmuştur. Lafı söyleyen materyalist olduğu kadar yağ ve kömürü isteyen de materyalisttir ve burada gemiyi yürüten sözdür, işitsek de işitmesek de. 

Söz düştükten sonra konuşmak icraattan ayrıştı lafa indirgendi. Sözün henüz düşmediği zamanda ise konuşmak icraatın kendisidir.

HAKKIMIZDA

ÇINAR FM, Gümülcine'den yayın yapan Batı Trakya Türk Azınlığı'nın tek dernek ve haber radyosudur.

Daha önce farklı bir isimle çalışan radyo 30 Nisan 2010'da ÇINAR Derneği tarafından satın alındı. Bu tarihten itibaren baştan sona yenilenerek, yepyeni ve farklı bir anlayışla ÇINAR FM olarak yayın hayatına devam etmektedir.

ÇINAR FM, Batı Trakya'da Müslüman Türk Azınlık mensupları tarafından kurulan ÇINAR Derneği'nin büyük fedakârlıklarla ve gönüllülük esasına göre yayın hayatını sürdürmeye çalışan bir KAMU hizmetidir. Derneğimize destek vererek sesimizin daha güçlü bir şekilde duyurulmasına katkıda bulunabilirsiniz.

Türkçe ve Yunanca haber bültenleri, haber ve tartışma programları yanısıra, eğitsel ve kültürel programlar da sunan radyo, bir haber, kültür ve bilgi radyosu olmaya yönelik gayretlerini sürdürmektedir. Uluslararası müzik de çalan ÇINAR FM, Batı Trakya Türk Azınlığı'nın ilk ve tek dernek/topluluk ve haber radyosu özelliğini taşımaktadır.

Hep birlikte daha güçlü daha sesli daha dinamik bir Çınar FM için elele. Bu radyo sizin, bu radyo hepimizin...

Çınar FM 91.8
© 2025 Çınar FM 91.8
KÜNYE
Çınar FM 91.8 - Haber radyosu
Sahibi: Çınar Derneği
Genel Sorumlu: Cengiz ÖMER
Yayın ve Reklam Koordinatörü: Necat AHMET
Adres: A. Manesi 5, Komitini 69100, GREECE
Tel: +30 25310 26001
E-posta: cinarfm91.8@gmail.com
ΤΑΥΤΟΤΗΤΑ
CINAR FM 91.8 - Ενημερωτικός Ραδιοφωνικός Σταθμός
Ιδιοκτησία: Σύλλογος "Ο Πλάτανος"
Νόμιμος Εκπρόσωπος - Διευθυντής: Ζενγκίς ΟΜΕΡ
Συντονιστής Προγραμμάτων και Διαφημίσεων: Νετζάτ ΑΧΜΕΤ
Διεύθυνση: Α. Μάνεση 5, Κομοτηνή 69100
Τηλ: +30 25310 26001
Ηλ. Διεύθυνση: cinarfm91.8@gmail.com