Yunanistan’da “ucuz elektrik” sınırı düşürüldü: AB politikaları ve enerji tekelleri eleştiriliyor
Yunanistan’da kamu elektrik şirketi DEI’nin (ΔΕΗ), düşük tarifeli tüketim sınırını 500 kilovatsaatten 200 kilovatsaate çekmesi, halk arasında tepkiye yol açtı.
Yunanistan’da kamu elektrik şirketi DEI’nin (ΔΕΗ), düşük tarifeli tüketim sınırını 500 kilovatsaatten 200 kilovatsaate çekmesi, halk arasında tepkiye yol açtı. Siyaset ve ekonomi analisti İoanna Liouta, bu gelişmeyi Avrupa Birliği'nin enerji politikalarına tam uyumun bir parçası olarak değerlendiriyor. Liouta’nın www.topontiki.gr sitesinde yayımlanan analizinde, enerji politikasının artık kamu yararından uzaklaştığı ve kâr odaklı bir düzene dönüştüğü vurgulanıyor.
Liouta’ya göre bu karar, “yeşil geçiş”, enerji borsası ve emisyon ticareti gibi uygulamaların teknik değil, siyasi tercihler olduğunun bir göstergesi. Analizde, enerji piyasasının serbestleşmesiyle birlikte enerji artık temel bir hak olmaktan çıkarılıp sermaye gruplarının kontrolüne bırakılmış durumda.
“Devlet, halka değil enerji tekellerine yardım etti”
Analist Liouta, hükümetin hem DEI’yi özelleştirerek hem de elektrik fiyatlarını özel enerji şirketlerinin belirlemesine izin vererek sosyal devlet ilkesini terk ettiğini savunuyor. Yazıya göre, enerji faturalarını ödeyemeyen haneler için doğrudan yardım yapmak yerine, kamu fonları enerji şirketlerine sübvansiyon olarak aktarıldı. Bu durum, şirketlerin kriz dönemlerinde bile devlet eliyle kârlarını garanti altına almalarına neden oldu.
Yoksul haneler için yardım değil, şirketlere teşvik
Liouta'nın değerlendirmesinde, hükümetin sunduğu sözde “yardım paketleri”nin büyük ölçüde çok uluslu şirketlere ve onların iş ortaklarına yaradığını, gerçekten ihtiyaç sahibi olan kesimlerin ise mağdur edildiğini belirtiyor. Elektrik gibi temel bir hizmetin fiyatlarının özel şirketlerce belirlenmesinin kabul edilemez olduğunu savunan analist, bu politikaların aslında büyük bir servet transferine dönüştüğünü ifade ediyor.
Çözüm önerileri: Kamulaştırma ve toplumsal mücadele
İoanna Liouta, çözümün bir başka sübvansiyon değil, yapısal değişiklik olduğunu söylüyor ve şu dört temel talebi dile getiriyor:
- Enerji sağlayıcılarının oluşturduğu kartelin dağıtılması ve fiyatlara devlet müdahalesi,
- DEI’nin ve stratejik enerji altyapısının yeniden kamulaştırılması,
- Düşük gelirli aileler için borç affı ve sosyal tarifelerin yaygınlaştırılması,
- Avrupa Birliği enerji piyasasından çıkış ve enerji borsasının kaldırılması.
Liouta, “Işık açmaktan korkmak normal değil, bu siyasi tercihlerin sonucudur ve değiştirilebilir,” diyerek, temel ihtiyaçlara erişimin pazarlık konusu yapılamayacağına dikkat çekiyor.