Türkiye’nin Türk azınlığın maruz kaldığı haksızlıkları BM’ye taşıması Yunanistan’ı rahatsız etti
Habipoğlu: “Ülkemizin diplomasisi hala gerçekleri manipüle ederek uluslararası topluma sadece kendisinin inandığı gerçekliği dayatabileceğini zannediyor."
Newsfire.gr isimli haber sitesinde yayımlanan haberde, Türkiye’nin Birleşmiş Milletler (BM) Güvenlik Konseyi’ne gönderdiği ve Yunanistan’ı Batı Trakya ve On İki Adalar’daki Türklerin haklarının ihlal etmesi ve Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi (AİHM) kararlarını görmezden gelmesi nedeniyle protesto ettiği 1 Ağustos 2025 tarihli mektuba atıfta bulunuldu.
Haberde, Yunanistan’ın Türkiye’nin mektubunda dile getirilenleri reddederek, (Batı) Trakya’daki azınlığın Lozan Antlaşması’na göre “dini azınlık” statüsünde olduğu ve tüm haklarının anayasa ve uluslararası hukuk çerçevesinde güvence altında bulunduğunu belirttiği kaydediliyor.
Türkiye’nin BM Daimi Temsilcisi Büyükelçi Ahmet Yıldız imzasıyla BM Güvenlik Konseyi’ne sunulan mektupta, Yunanistan’ın AİHM’nin Batı Trakya Türk toplumunun dernekleri ile ilgili aleyhindeki kararlarını neredeyse 20 yıldır ısrarla uygulamadığı, Türk toplumunun sistematik siyasi ayrımcılık nedeniyle kendi dini liderlerini seçme hakkından mahrum bırakıldığı, Türk çocukları için özel iki dilli (Yunanca-Türkçe) anaokulları kurulması taleplerinin Yunan makamlarınca reddedildiği ve Rodos ve İstanköy adalarında yaşayan Türk azınlığın Türkçe eğitim ve ibadethane gibi en temel ihtiyaçlarının Yunanistan tarafından kasıtlı olarak karşılanmadığı dile getirilmişti.
ABTTF BAŞKANI HABİPOĞLU
Konuyla ilgili olarak Avrupa Batı Trakya Türk Federasyonu (ABTTF) Başkanı Halit Habipoğlu, “Ülkemizin diplomasisi hala gerçekleri manipüle ederek uluslararası toplumu ikna edebileceğini, sadece kendisinin inandığı gerçekliği dayatabileceğini zannediyor. Ama tüm bu çabaları nafile. Zira artık tüm dünya Batı Trakya ve On İki Adalar’da Türklerin varlığını biliyor. Ülkemizin geçmişteki resmi belgelerinde de Türk kimliğimiz açıkça belirtilmektedir. Anavatanımız doğal olanı yaparak maruz kaldığımız hak ihlalleri ve ayrımcılığı uluslararası toplumun dikkatine sunmuş, bizlere sahip çıkmıştır. Bu durumdan ülkemizin gocunmasına hiç gerek yoktur. Demokrasinin beşiği olduğunu her fırsatta dile getiren ülkemiz, uluslararası ve ikili antlaşmalarla garanti altına alınan haklarımıza tam saygı göstermeli, Türk kimliğimizi inkar politikasına derhal son vermelidir.” dedi.
