Balkan Savaşları Yıllarında Pomak Türklerine Yönelik Faaliyetler
Türk varlığını küçük parçalara bölerek daha kolay yok etmeyi amaçlayan Bulgar Yönetimi, Pomak Türklerinin Türk olmadıkları propagandasını artırmakla işe başladı
Türk varlığını küçük parçalara bölerek daha kolay yok etmeyi amaçlayan Bulgar Yönetimi, Pomak Türklerinin Türk olmadıkları propagandasını artırmakla işe başlamıştır.
Balkan Savaşları sonucunda, Bulgaristan Edirne Vilayeti’nin dokuz kazasını topraklarına katmıştı. Katılan bu topraklar arasında, Bulgarların”Bulgar Batı Trakyası” dedikleri aslında Türk toprakları olan Rodoplar ve Batı Trakya’da vardı. Buralarda yaşayan nüfusun çoğunluğunu Türkler oluşturmaktaydı. Kırcaali, Eğridere, Koşukavak, Ortaköy, Darıdere, Paşmaklı, Mestanlı, Nevrekop, Dövlen, Dospat, Hasköy, Harmanlı gibi bölgelerde Müslüman Türklerin nüfus oranı %90’a varmaktaydı. Bazı istatistiklerde ise, Balkan Savaşları’ndan sonra dahi Kırcaali, Koşukavak,Ortaköy, Paşmaklı, Nevrekop, Darıdere, Eğridere ve Rodopcuk illerinde 333.321 Türk, 50.967 Bulgar ve 10.720 Rum nüfusunun yaşadığı belirtilmektedir. Bu durum, Bulgarların tek bir Bulgar-Slav topluluğu yaratmak düşüncelerine engel teşkil etmekteydi. Bu yüzden Bulgar idarecileri, 1910 yılında baskıları artırmaya başlamışlardır. Pomak Türkleri’ne, “gayri Türk” ile “gayri Müslüman” düşüncesini aşılamak ve diğer Türklerden ayırmak amacıyla;
a. Müslüman Pomak Türkleri’nin yaşadığı köy, bucak, ilçe ve vilayetlerde Türkçe tedrisatın yapılmasına müsaade etmemişler,
b. Türkçe tedrisat yapılan okullara Pomak Türklerinin gitmesini yasaklamışlar,
c. Pomak Türklerinin folklorunu tahrif ederek Bulgar folkloru ile birleştirmek istemişler,
ç. Ayet, hadis ve hutbeleri Bulgarca okumaya zorlamışlar,
d. Anavatan Türkiye sevgisi yerine, Anavatan Bulgaristan fikrini telkin etmeye çalışmışlar,
e. Türk ve İslam düşmanlığının aşılanması için kreş, ilkokul, ortaokul ve diğer okullara Bulgar asıllı öğretmenler tayin ederek Türk-İslam düşmanlığını telkin edici temalar işlemişler,
f. Pomak Türklerini, Bulgarların yaşadığı köy, kasaba ve şehirlere zorla iskan ettirerek Bulgarların içinde eritmeye gayret etmişlerdir.
Balkan Savaşları sırasında, Bulgar General Sarafof, Pirin Makedonyası ve Rodoplardaki mahalli işgal komutanlıklarına gönderdiği talimatla, bütün Türklerin “Bulgarlaştırılması”nı, kabul etmeyenlerin ise imha edilmesini emretmiştir. Bu emir;
a. Türklerin Müslümanlığı terk ederek Hristiyanlaştırılması,
b. İsimlerinin değiştirilerek Bulgarlaştırılması,
c. Türk-İslam kültür ve medeniyetinin yok edilmesi,
ç. Türklerin tehcire zorlanması,
d. Türklerin soykırıma tabi tutulması vb. tarzlarda uygulanmıştır.
Böylece, 1913 yılında, Bulgaristan’ın diğer yerlerinde olduğu gibi, Pirin Makedonyası ile Rodoplar’da da binlerce Türk Hristiyanlığı kabule, Bulgar giysisi giymeye ve Bulgarlaşmaya zorlanmıştır. Kaynaklarda, bu hususa dair şu bilgiye rastlanmaktadır: “…Yüzelli bin Pomak ırkdaşımızı dahi cebren kahren Hristiyan yapıp, başlarına şapka giydirdiler…”
Belgelerden bir diğerinde ise şu ifadeler mevcuttur: “…Eski Bulgaristan’da ve şimdiki istila etdiği yerin kaffesinde elhasıl eski Bulgaristan’da ve yeni Bulgaristan’da her nerede Pomak köyler var ise Pomakları kamilen Bulgar yapdılar ve herkese Bulgarca isim koydular… Dolaştır’da, Babasıoturdu ve Elcandra’da, Eğreli’de, Ilıca’da, Kozluca’da, Vahriyan Örbek’de, Davut Köyü’nde, Anbardere’de ve sair Pomak köylerine papazlar geldiler…” Bu ifadelerden de, Rodoplar’da yaşayan Pomak Türklerinin Bulgarlaştırılmaları amacıyla, isim ve dinlerinin değiştirildiği ve Hristiyanlığı kabule zorlandıkları anlaşılmaktadır.
Mustafa Kemal’in Sofya’da ataşemiliter olarak bulunduğu 1914 yılında da, Pomak Türkleri’ne din değiştirmeleri ve Bulgarlaşmaları için baskılar yapılmıştır. Bu olayları izleyen Mustafa Kemal, Fethi Bey (Okyar) ile birlikte durumu Bulgaristan Hükümeti nezdinde protesto ederek, bir nota vermişlerdir. Notada, sürdürülen baskılar durdurulmaz ise, Osmanlı Devleti’nin misillemede bulunacağı belirtilmiştir. Notayı hazırlayan Mustafa Kemal, daha sonra olay yerine giderek tetkikler yapmış ve kararlı girişiminin olumlu sonuçlarını görmüştür. Ancak, bundan sonra da Türkler başka bölgelere sürülerek Türk nüfusun yoğunluğu azaltılmıştır. Bütün baskılara rağmen, Türk nüfus yerlerinde kalmaya gayret etmiştir. 1950’lere kadar, Türkiye’ye dikkate alınacak bir göç olayı olmamıştır.
Kaynak