Azınlık içinde azınlık yaratmaya çalışanlar

Eskiler sağ partilere oy kullanmayın diyordu hep de biz anlamıyorduk bir türlü.

Sağ partiler polisin gücünü arttırır, onlar da gelir hep bizi bulur derlerdi inanmazdık.

Ha gel gör ki, son iktidar oldukları dönemlerde hakikaten azınlık fertleri bir kez daha hedef alındı.

Etten püften trafik ihlalleri için en yüksek para cezaları, en küçük bir yanlışta dükkan kapatmalar, vergi dairesinden ödenemeyecek meblağda cezalar. 

Kardeşim bunlar gelir de hep bizi mi bulur yani? Mıknatısla mı çekiyoruz yoksa biz bunları, yoksa bizleri çok mu seviyorlar, tırnak içinde tabii? 

Belli olmadı mı zaten çok sevdikleri. Dora ablamız parmağını salladı, kendimizi ilkokullardaki öğretmenlerin karşısındaymış gibi hissettik. Sizi gidi sizi akıllanmazsanız sınıfta kalırsınız, der gibi korkuttu zavallı öğrencilerini. 

Hani sanki azınlık, Miçotakis ailesinin malı gibi davranıyorlar ya, insanı en çok üzen de bu zaten. Hem galiba hakikaten öyle hissediyorlar, bu da 1990'ların başında azınlığa "Yasalarda eşitlik-vatandaşlıkta eşitlik"ten söz eden ve sözde "idari otoriteyi" ortadan kaldıran, sömürgecilik sonrası ilk Yunan Başbakanı olan Konstantinos Miçotakis'in mirası olarak algılanıyor onlarda.

Yani bizi evlatlık edinmişler, ama devamlı üvey anne muamelesi yapıyorlar. Oldu mu şimdi?
O yetmedi, kardeşi Miçotakis de çıkıp ablasına destek verdi ve Nato zirvesinde Erdoğan'la bu konuyu görüşeceğini söyledi.

Ne diyecek peki? Bizim iç meselelerimize karışma mı diyecek? Lozan’da garantör ülkeyiz demezler mi insana. 

Batı Trakya’da Türk yok, sadece Müslüman var mı diyecek? O zaman bizim Türk Konsolosluğumuzun neden baskı ile oy toplattığını iddia ediyorsunuz diye sormazlar mı insana?.  

Evet neden başka konsoloslukları şikayet etmiyorsun, mesela Almanya, mesela Belçika ya da ne bileyim ben Suudi Arabistan? Türk olmadığına inandığın kişileri neden Türk Konsolosluğu ile bağdaştırıyorsun ki o zaman? 

Bu olmadı işte sayın Miçotakis, inandıklarınla söylediklerin biraz değil bayağı bir çelişkili sanki. Ama merak etme burada bizleri bırak,  birlikte yaşadığımız çoğunluk halkı ve hatta etraftaki taşlar bile ne olduğumuzu, ne hissettiğimizi çok iyi biliyorlar, sen endişe etme. Bizlere Yunanistan’da Türk olmanın yasak olduğuna inandıramazsın, zira gidilen her AİHM de kaybedenin Yunanistan olduğunu da çok iyi biliyorsun.

Yunanistan'da birinin etnik olarak Türk olabileceğine ve aynı anda bir Yunan vatandaşı olabileceğine dair ciddi bir probleminiz var gibi geliyor bana. Hani, Türk olan hiçbir şey yapamaz, düşüncesini ve karalama propagandasını bunu bilmeyen çevrelere empoze etmeye çalışıyorsunuz. Bu nedenle bizlere “Türk” değil, “Türk kökenli” diyorsunuz.  Bu da dikkatinizi çekeriz, 90'lı yılların başında kullanılmaya başlandı. Ve "etnik olarak Türk" terimi küfür sayıldığı için "Türkkökenli veya Türksoylu" kelimelerini icat ettiniz, tabii azınlığı da üç ayrı gruba bölerekten. 

ND olsun, PASOK olsun, SYRIZA olsun, eski DİMAR olsun, Dora Bakoyanni'nin eski partisi Demokratik İttifak olsun, seçim öncesi hep Türklerden bahsettiler.

Ama son seçimlerde Trakya bölgesinde başarısız olmak sizi biraz kızdırmış olacak ki, ikinci sandık öncesindeki seçim propagandalarınıza Trakya bölgesini de dahil ettiniz. Aslında başarısızlıklarınızın sebebini ve kişisini aramaktansa bunu azınlığın üzerine atmaya çalıştınız.
Bu başarısızlık, büyük ölçüde, Trakya'nın kalkınması için Meclis'in partilerüstü komitesi etrafında kurulan ve bu bölge için büyük fiyaskolara imza atmış olanlara yükleneceğine,   azınlığı hedef tahtası olarak kullanmayı seçtiniz. Bu başarısız araçsallaştırmanın  ve ötekileştirmenin,  seçim sonuçlarında gizli olduğunu kargalar bile öğrendi. Bu sorumluluk esas olarak Komite Başkanı Bayan Bakoyannis'e aittir demiş bir yazısında News24 sitesinde sayın Hristopulos. 

Evet siyasi bilimlerde uzman isimler ve profesörler de bu konuya değindiler ve çoğunun inandığı tek bir şey var, o da, Trakya bölgesi Miçotakis tarafından eski günlere geri götürülmeye çalışıldığı.

Bu durumda peki ne denebilir? Yeni Demokrasi ve özellikle Bayan Bakoyanni, partisinin kendi başarısızlıklarını örtmek için bir dış faktör, yani uygun bir suçlu icat etmek zorunda kaldı ve etrafındaki seçmenine bu şekilde konuştu. Son cümleler dediğim gibi bana ait değil, ama aklın yolu birdir derler hep eskiler ya hani.

Şimdi gelelim sonuca...

Yeni Demokrasi partisinin siyasi kanadı Ektenepol bölgesinde, zamanında bölgemize getirilmiş Pontuslularla bir buluşma gerçekleştirmiş. Basına sızan videoda bakın ne diyor onları temsilen konuşan kişi:

‘’Sayın Evripidi siz de çok iyi biliyorsunuz ki, bizleri buraya ilk getirdiğinizde etrafta bir çok Türk vardı, bizler onlara karşı olacaktık ve oyları çoğaltacaktık. Bunlar için bize ev ve iş imkanları sunulacaktı, hani nerde bunlar, hala kredi ödüyoruz, işimiz yok gençlerimiz kaçıyor.’’ diye feryat ediyordu adam ve ilginç olanı da, Yeni Demokrasi Milletvekili Evripidis’e ikide bir sen biliyorsun diyordu. 

Evet haklısın, bunları zaten herkes biliyor, ama kimse kabul etmiyor. Sövüp sayarken Türk, severken Müslüman, yardım etmek isterken de Yunan Müslümanı. 

Ne dememiz gerekiyor şimdi burada, ne mutlu böyle dönek olanlara mı diyelim yani?Gerekirse onu da deriz de, zaten dünya dönüyor, bu kadar fırıldağa da pek gerek yok yani. En azından fırıldak olmazsan rüzgarın hangi taraftan eseceği de seni pek ilgilendirmez, sağa sola dönüp poponu sallamana da gerek kalmaz.

Valla arkadaşlar, içimiz o kadar dolu ki, bir türlü yazıyı da bitiremiyoruz. Neyse bu defalık böyle olsun. En azından bu yazdıklarımızı, oyunuzu kullandığınız dönemlerde düşünür de ona göre karar veririsiniz. 

Şimdilik sadece hoşça kalın diyoruz, çok yakında görüşmek ümidiyle…