Başkonsolos Ömeroğlu, 15 Temmuz'u Türk Azınlık basınına değerlendirdi

Türkiye'nin Gümülcine Başkonsolosu Murat Ömeroğlu, FETÖ mensupları tarafından gerçekleştirilen 15 Temmuz darbe girişimini Türk Azınlık basınına değerlendirdi.

Batı Trakya 14 Temmuz 2022
Başkonsolos Ömeroğlu, 15 Temmuz'u Türk Azınlık basınına değerlendirdi

Anavatan Türkiye’de 15 Temmuz 2016 yılında gecesi hain Fethullahçı Terör Örgütü (FETÖ) mensuplarınca gerçekleştirilen darbe girişimini ve tanklara, mermilere göğsünü siper ederek vatanını, bayrağını savunan Türk halkının yazdığı tarihi destanı, Türkiye’nin Gümülcine Başkonsolosu Murat Ömeroğlu, makanında ağırladığı Türk Azınlık basın mensuplarına değerlendirdi. Ömeroğlu, 6 yıl önce gerçekleştirilen darbe girişimi ve akabinde kazanılan demokrasi zaferi ile ilgili düşüncelerini paylaştı.

Başkonsolos Ömeroğlu, devletin organlarına sızmış, milletin iradesini hiçe sayarak, demokrasiyi çiğneyerek ve yüzlerce vatan sevdalısını şehit ederek FETÖ mensuplarının gerçekleştirdiği darbe girişimini değerlendirirken, azınlık basın mensuplarının konuya ilişkin sorularını da yanıtlayarak şunları belirtti:

15 Temmuz hain darbe girişiminin elbette ki anavatanımız için çok farklı sonuçları oldu. Bu açıdan bakıldığında 15 Temmuz ve devamındaki sürecin ülkeye olumlu yansımaları, neticeleri, olduğunu da söyleyebilir miyiz?

15 Temmuz 2016 gecesi yaşanan darbe girişimi, Sayın Cumhurbaşkanımızın liderliğinde, kahraman milletimizin Türkiye aşkına meydanları doldurarak gerçekleştirdiği onurlu direniş sayesinde darbecileri bozguna uğratarak, FETÖ'ye karşı büyük bir demokrasi zaferine imza atmasıyla sona ermiştir.

Türk milleti, vatanı uğruna, milleti uğruna, demokrasisi uğruna, demokrasimize kasteden bu ve benzeri girişimlerine karşı FETÖ'ye yönelik tavrını 15 Temmuz hain darbe gecesi bütün dünyaya göstermiştir.

Dolayısıyla öncelikle, bu mücadelede sivil, asker şehit olan tüm vatandaşlarımızı/soydaşlarımızı rahmet ve saygıyla anıyor, gazilerimize şükranlarımı sunuyorum.

Bu musibet ile mücadelenin ülkemize çok olumlu yansımaları da olduğu bir gerçektir. FETO'nün darbe öncesinde eğitim, kolluk kuvvetleri, ordu, muhtelif bakanlıklar -Dışişleri Bakanlığı dahil- gibi bütün kilit önemdeki kurum ve kuruluşlara sızdığı ve bu kurumları kendi hedefleri doğrultusunda kullandığı darbe ertesinde yapılan operasyonel çalışmalar ve hukuki mücadeleyle -belki kısaca bu sürece temizlik de diyebiliriz- açıkça ortaya çıkmıştır. Ayrıca, devlet kurumları dışında kalıp eğitimden medyaya ve bankacılık sektörüne uzanan ve ekonominin tüm alanlarına yayılan paravan oluşumları da bu süreçte ortadan kaldırılmıştır.

Çok kısaca özetlemek gerekirse, FETO'nün devlet kurumları içerisindeki örgütsel yapılanması deşifre edilerek, mensupları hakkında idari ve adli süreçler başlatılmış olması sonucunda örgütün "paralel devlet yapılanması" çökertilmiştir.

Devletin bir nevi zamanlıca bir cerrahi müdahaleyle bu zararlı virüsten temizlenmiş olması herhalde başlı başına olumlu ve yararlı bir gelişme olarak not edilmelidir. Asında Türkiye'nin 2016'yı takip eden yıllarda her alanda performansının yükseldiğine de hepimizi şahit oluyoruz. Bu durumun da FETÖ virüsünün bünyeden temizlenmesiyle aynı döneme geliyor olması da tesadüf olamaz diye düşünüyorum.

Ayrıca, karşı karşıya bulunduğumuz olağanüstü güvenlik sınamalarına rağmen FETÖ'yle mücadelemiz hukukun üstünlüğü, temel hak ve özgürlüklerin korunması prensipleri temelinde gerçekleştirilmiş olması Türk demokrasinin verdiği başarılı bir sınav olarak tarihe geçmiştir.

Türkiye devleti olarak terörizme ve benzer yapılara karşı uzun yıllardan beri bir mücadele içindesiniz. Bu çerçevede birçok hain FETO terör örgütü mensupları Türkiye'ye komşu ülke Yunanistan'a kaçmaya çalışıyor. Yunanistan hükümetinin söz konusu örgüt mensuplarının yakalanması ve geri iade edilmesi konusundaki politikalarını nasıl buluyor ve değerlendiriyorsunuz?

FETÖ tarafından planlanan 15 Temmuz Darbe Girişimi, örgütün ordumuz içine sızdırılmış mensupları tarafından silahlı kuvvetlerin emir komuta zinciri dışına çıkılmak suretiyle gerçekleştirilen, 251 vatandaşımızın şehit olmasına ve iki binden fazla vatandaşımızın yaralanmasına sebep olmuştur.

Geçtiğimiz 6 yıl içerisinde devletimizin temel önceliklerinden birini yurt içinde ve yurt dışında FETÖ'yle mücadele oluşturmuştur.

FETO'nün ülkemizdeki yapısının giderek zayıflaması sonucunda terör örgütü strateji değişikliğine giderek, yurtdışı faaliyetlerine ağırlık vermeye başlamıştır. Bu nedenle, yurtdışındaki FETŐ faaliyetleriyle mücadele etmek daha fazla önem kazanmıştır. FETO'nün yurt dışı yapılanmasıyla mücadele, Türkiye'nin en öncelikli gündem maddelerinden biridir. FETÖ'nün faaliyet gösterdiği diğer ülkeler bakımından da güvenlik tehdidi olduğu gerçeğinden hareketle, terör örgütünün kendisine siyasi ve ekonomik nüfuz alanları yaratmayı amaçladığı, bu doğrultuda bulunduğu ülkelerin kanunlarını ihlal etmekten çekinmediği, adeta bir suç ve istihbarat örgütü gibi çalıştığı somut örnekleriyle tüm muhataplarımızın dikkatine getirilmektedir.

Sizler de zaman zaman FETÖ'cülerin Meriç Nehri üzerinden Yunanistan'a firar ettiğine dair haberler yapıyorsunuz, ilgili makamlarımız sınır güvenliğini sağlayarak, yasa dışı geçişlerin çoğunu engelliyor ve firar etmeye çalışırken yakalanan FETÖ'cülere dair düzenli olarak bilgilendirme açıklaması da yapıyorlar. Ancak bu duruma rağmen Yunanistan' in, FETÖ'cüler bakımından en çok tercih edilen kaçış noktası olmaya devam ettiği görülüyor. Bu noktadan hareketle Yunanistan'ın FETÖ’cüler için belli bir çekiciliğinin olduğunu söylemek mümkün. 

Bu verilere objektif bir gözle bakabilen herkesin, Yunanistan'ın FETÖ ile mücadelede Türkiye'ye yeterince destek vermediği çıkarımını yapması da doğal karşılanmalıdır kanaatinde olduğumu söyleyebilirim.

Türkiye'de 15 Temmuz 2016 tarihinde hain darbe girişimi sırasında Batı Trakya'dan gazeteci Mustafa Cambaz șehit oldu. Bizler de Batı Trakya Türk Azınlığı olarak Türkiye Cumhuriyeti devletinin bu sürecinde geçmişte olduğu gibi bugün de yanında olmaya çalıştık. Bu anlamda Batı Trakya Türklerine ve gençlere hangi mesajı vermek istersiniz?

Herhalde o gece en büyük şaşkınlığı gençler yaşamışlardır diye düşünüyorum. Zira, 1970'li yıllarda ve hatta belki 1980'lerde doğan benim de mensubu olduğum kuşaklar "darbe" kelimesini hayatlarının belli dönemlerinde televizyonlarda duymuş veya gazetelerden okumuş olabilirler. Ancak, örneğin Ankara'nın merkezinde oturan ve o gün 10-15 yaşlarında olan çocuklar ve gençler uçaklar geçmeye başlayınca veya İstanbul’da oturan akranları tanklar köprüde belirince ya da ülkenin dört bir köşesindeki akranları TRT’den bildiri okunduğunda ne olduğunu herhalde anlayamamışlardır. Bu yaşananların ne olduğunu anlayamadıkları gibi anne ve babalarının televizyonlarda darbe kelimesi telaffuz edilmeye başlandığında niye öfkelendiklerini de anlamlandıramamışlardır. Ama o destan yazılan karanlık gecenin ardından doğan güneşin şafağında böyle acı bir olay yaşamanın hüznü kadar, darbeyi engelleyen böyle asil bir milletin bireyi ve evladı olmanın haklı gururunu da yüreklerinin en derinlerinde hissettiklerine eminim.

15 Temmuz'da kahramanca direniş gösteren gençlerimizle gurur duydum. Vatanımızın gençlerimizle ilelebet var olacağına bir kez daha inandım ve bu inancımı gençlerin o gece ki duruşu perçinledi.

Kültürü, birikimi ve donanımıyla ülkemizi her türlü tehdide ve tehlikeye karşı koruyacak ve yarınlara güçlü şekilde hazırlayacak bir Türk gençliği var. Gençlerimizin el ele, gönül gönüle işbirliği içinde Türkiye aşkına çalışmaya devam edeceklerinden de kuşku duymuyorum. 

Menfur darbe girişimi sırasında Batı Trakya Türk Azınlıği'nın da desteğini en yakından hissettik. Bu vesileyle, darbe girişimine karşı büyük bir cesaretle direnirken şehit düşen merhum Mustafa Cambaz'ı saygı ve minnetle anıyorum.

Merhum Mustafa Cambaz, Batı Trakya Türk Azınlığı'nın hain 15 Temmuz darbe girişimine karşı gösterdikleri direncin bir sembolü haline gelmiştir. Gümülcine ve İskeçe'de yapılacak etkinliklerde Batı Trakyalı şehidimiz Mustafa Cambaz'ın adını yaşatacak faaliyetlere de her zaman olduğu yer alacak.

HAKKIMIZDA

ÇINAR FM, Gümülcine'den yayın yapan Batı Trakya Türk Azınlığı'nın tek dernek ve haber radyosudur.

Daha önce farklı bir isimle çalışan radyo 30 Nisan 2010'da ÇINAR Derneği tarafından satın alındı. Bu tarihten itibaren baştan sona yenilenerek, yepyeni ve farklı bir anlayışla ÇINAR FM olarak yayın hayatına devam etmektedir.

ÇINAR FM, Batı Trakya'da Müslüman Türk Azınlık mensupları tarafından kurulan ÇINAR Derneği'nin büyük fedakârlıklarla ve gönüllülük esasına göre yayın hayatını sürdürmeye çalışan bir KAMU hizmetidir. Derneğimize destek vererek sesimizin daha güçlü bir şekilde duyurulmasına katkıda bulunabilirsiniz.

Türkçe ve Yunanca haber bültenleri, haber ve tartışma programları yanısıra, eğitsel ve kültürel programlar da sunan radyo, bir haber, kültür ve bilgi radyosu olmaya yönelik gayretlerini sürdürmektedir. Uluslararası müzik de çalan ÇINAR FM, Batı Trakya Türk Azınlığı'nın ilk ve tek dernek/topluluk ve haber radyosu özelliğini taşımaktadır.

Hep birlikte daha güçlü daha sesli daha dinamik bir Çınar FM için elele. Bu radyo sizin, bu radyo hepimizin...

Çınar FM 91.8
© 2025 Çınar FM 91.8
KÜNYE
Çınar FM 91.8 - Haber radyosu
Sahibi: Çınar Derneği
Genel Sorumlu: Cengiz ÖMER
Yayın ve Reklam Koordinatörü: Necat AHMET
Adres: A. Manesi 5, Komitini 69100, GREECE
Tel: +30 25310 26001
E-posta: cinarfm91.8@gmail.com
ΤΑΥΤΟΤΗΤΑ
CINAR FM 91.8 - Ενημερωτικός Ραδιοφωνικός Σταθμός
Ιδιοκτησία: Σύλλογος "Ο Πλάτανος"
Νόμιμος Εκπρόσωπος - Διευθυντής: Ζενγκίς ΟΜΕΡ
Συντονιστής Προγραμμάτων και Διαφημίσεων: Νετζάτ ΑΧΜΕΤ
Διεύθυνση: Α. Μάνεση 5, Κομοτηνή 69100
Τηλ: +30 25310 26001
Ηλ. Διεύθυνση: cinarfm91.8@gmail.com